27 Eylül 2012 Perşembe

SİBEL ARNA VE BAYILARAK OKUDUĞUM BAZI KÖŞE YAZILARI...

Çakobel Karamel’in emzirme azmi
Emzirenler ve emzirmek üzere olanlar bu yazı size... İnsan emzirmeye azmetmeye görsün işleri nasıl yoluna sokuyor, o süreci nasıl tıkır tıkır işletiyor en büyük kanıtı Çağla Şikel yani benim ona taktığım isimle Çakobel Karamel’dir.

Çocukluğundan beri eş dost arkadaşının ona en çok taktığı isim Çako’ydu. Ben Sibel’le mi bağlantı kurmak istedim bilmiyorum bir gün Çakobel deyiverdim. Belki de çocukluğumuzda yediğimiz şu marshmallow’lu çikolatadan falan esinlendim. Sonuna da hem kafiye olsun diye hem de teni her daim karamel renginde olduğu için Karamel’i ekledim. Aynı oranda tatlı oluşunu ayrı tutuyorum…
Çağla Şikel ile yakın arkadaşız ama oğullarımız bizden de yakın. Bir kere aynı anaokulunda aynı sınıfa gitmelerinden sebep her gün görüşüyorlar. Hastalık gibi zorunlu sebeplerle görüşemezlerse birbirlerini özlüyorlar. Eve döndüklerinde Kuzey Rüzgar’ı, Rüzgar Kuzey’i anlatıyor. Ne renk tişört giydiklerini, suluboya yaparken etrafı ne kadar batırdıklarını...
Hal böyle olunca onları yazın da ayırmadık. Bodrumsa Bodrum, Çeşmeyse Çeşme’de özellikle saat 17.00’den sonra birlikte koşturup oynuyorlar. Arada oyuncakları paylaşamadıkları için hırgür çıkarsalar da yine de tam anlamıyla kankalar.
Malum Çağla beş ay önce ikinci oğlu Uzay’ı dünyaya getirdi. Artık aramızda minik bir adam daha var. Ve nasıl hızla büyüdüğüne inanamazsınız.
Tahtalara vurarak, 41 kere maşallah ile söylüyorum, çok hızlı kilo alıyor. Çünkü bizim Çakobel Karamel bu emzirme işini çok ama çok iyi beceriyor. Üstelik bu konuda önemli bir yardımcısı var: Emzirme danışmanı Tijen Eren. “Kafama bir şey takıldıkça ona soruyorum, rahatlıyorum” diyor.
Artık işin kafada bittiğini çözdü. “Ben rahat, huzurlu ve mutlu olursam sütüme hiçbir şey olmaz” diyor, etrafındakilere de bunu salık veriyor.
Annelik içgüdüsüyle, “Kuzey’i sekiz ay emzirdim, Uzay’ı daha az emziremem” diye düşünüyor. Yaz demiyor, sıcak demiyor, deniz-kum-güneş ortasında sütün peşine mi düşülür demiyor. Her dört saatte bir pombayla sütünü çekiyor, Uzay’ına içiriyor. Emzirmeyip pompalamasının sebebi Uzay Bey’in tercihi. Böylesinin daha zahmetsiz ve kolay olduğunu daha bir aylıkken çözdü, meme yerine biberon istiyor. Çağla’ya iki misli daha iş çıkıyor ama bana mısın demiyor. Geceleri uykularını bölüyor. 24.00’te yatsa 04.00’te… 05.00’de tekrar yatsa 09.00’da uyanıp süt sağıyor. Gece yarısı uykuya yenik düşmemek için kendine adrenalin verecek şeylerin peşinden gidiyor. Ya iPad’i açıp internetten alışveriş yapıyor ya da oyun oynuyor. Enteresan bir küpe, bileklik ya da bikini bile onu motive etmeye yetiyor. “O anlarda sütümün fazlalaştığını hissediyorum” diyor.

ESKİDEN POMPA YAPARDI
Gündüzki durumumuz tam bir film. Eskiden eve ya da otel odasına gider pompa yapardı şimdi üzerine bir şey örtüp plajın ortasında şezlongda süt sağıyor. Neymiş, odada sıkılıyormuş şezlongda bizimle sohbet edince zamanın nasıl geçtiğini anlamadan 150 cc süt çıkıyormuş.
İnanın kimse bir şey anlamıyor. Benzer durumdaki anneler, söylüyorum lütfen şu emzirme süreci bitene kadar utanma duygunuzu rafa kaldırın. Siz rahat olun, eğlenin gerisi gelecektir.
Eğlenin derken orası size kalmış. Mesela Çağla wake-board yapıyor artık. Anne olmadan önce birkaç kez denediği ve ayağa bile kalkamadığı su kayağında şimdi harikalar yaratıyor. Sporun ve eğlencenin adrenalini yine süte yarıyor. Bir saatlik ders dönüşü, birkaç kez ağzının üstüne düşmesine rağmen öyle mutlu dönüyor ki, tarifsiz. Yani iş sizde bitiyor hanımlar, anladınız siz beni...


Anne popomun içine külot kaçtı
Rüzgar uyuma konusunda çok ama çok problemli bir çocuk olduğu için şu an nasıl uyuduğu bizi takip eden anneler tarafından merak ediliyor. İşte son durum
Rüzgar uyusun diye bebekliğinden beri denemediğim yol kalmadı. Her yerde ve her şekilde salladım. Kucakta, ayakta, arabada hatta daha bebekken cahil cahil battaniyede bile! Ninnilerden ninni beğendim, masalların her türlüsünü öğrendim, uyku rutinine önem verdim. Her gün uyku saati yaklaşırken tempoyu yavaşlattım, ışıkları loşlaştırdım, diş fırçalama, duş yapma, süt içme gibi son dakika aktivitelerinin sırasını ve zamanını şaşmadım. Ama ne mümkün! Bu çocuk uykusuz arkadaşlar. Yetişkin gibi sekiz saat uyuyor ve geceleri dört kez de uyanıyor.
Allah’a şükür, artık sallamıyorum. Dört ay önce bıraktım. Bir gün geldi, puseti depoya kaldırdım, “Artık yatağın sallanmıyor” dedim. Uyuyana kadar karyolasının yanındaki sandalyede oturacağımı söyledim. Komedi o gün başladı. İlk gün Rüzgar tam 1 saat 45 dakikada daldı ve bu süre zarfında aralıksız konuştu. Bakın neler söyledi: “Anne düt ver, anne ayakımı ört, anne sırtımı kaşı, anne elini içine sok kaşı, anne koltuk altımı da kaşı, anne gıdıklandım, anne kafamı kaşı, anne su ver bi daha, anne ben uyumak istemiyorum ego (lego) yapmak istiyorum, anne dandini söyle, anne eeee yapma söyle, anne kakam var, anne popomun içine külot kaçtı, anne Pepe büyük mü, anne sıcak oldu çorabımı çıkar, anne ben nasıl memenden düt içiyodum, neden şimdi içemiyorum, senin pipin var mı, anne seni çok seviyorum, anne seni sevmiyorum...”

KONUŞMAMAK İMKANSIZ
Bunlar sadece bir çırpıda hatırlayabildiklerim. Ama gerçekten göllerde su biter Rüzgar’da uyumamak için uyduracağı laflar bitmez. İlk gün sallamadığım için panik ve yeni düzenin nasıl olacağını bilmediğim için biraz da heyecanlıydım. Ve büyük bir amatörlük yapıp laf yetiştirdim. Meğer asla cevap vermemek gerekiyormuş. Asla cevap vermemek imkansız ama ilerleyen gecelerde minimum konuştum: “Su ver, düt ver, ayakımı ört rutinimiz” hala var. Bazen çok direnip ağlıyor o zaman da yüzümü sil, burnumu sil talepleri devreye giriyor. Ama çok istisna bir durum olmazsa yarım saatte uyuyor.
“İyi geceler de, odadan çık” dediğinizi duyar gibiyim. Denedim. Ama inanın nuh diyor peygamber demiyor, bir hafta boyunca her akşam bir buçuk saat uyuyana kadar “gelin gelin” diye çığlıklar attı. Bir buçuk saatin sonunda yorgun düşüp uyuyordu ama ertesi gün sürede hiçbir kısalma olmuyordu. Üstüne üstlük gergin ve kısık sesli bir çocuk haline geliyordu. Yani özetle minimum yarım saat sandalyede oturma safhasındayız. Ama biliyorum, beş dakikada dalacağı güneşli günler kapıda. Hele şu öğle uykularını bir kaldıralım!

 Dudaktan öpmek devreleri yakar mı
Oğlumu dudaktan öptüğümü gören iki erkek arkadaşımın birden saldırısına uğradım geçen hafta. “Rüzgar’ın devrelerini yakarak, hayatı boyunca sende bulduğu aşkı aramasını ve sonuçta bulamamasını sağlamak istiyorsan devam et” diye tehdit bile ettiler. Ödüm patladı!

Evet öpüyordum. Çünkü dayanamıyordum çünkü gerçekten zararsız sanıyordum. İleride büyük tahribatlara yol açma ihtimalini aklımın ucuna bile getirmiyordum. Fena yakalandım ve yaptığımı gören arkadaşlarım tarafından fena hırpalandım.
Olay şöyle gelişti: Bodrum’dayız plajın orta yerinde, şezlongda Rüzgar’ı uyutmaya çalışıyorum. Yanına uzandım. En azından 10-15 dakika yatay dursun ve dinlensin istiyorum. Uzanıyor ama çenesi durmuyor. Anlattıkça anlatıyor, sordukça soruyor. O kadar lokum, o kadar sevimli ki dayanamayıp öpüyorum. Gözünden, kulağından, yanağından ve tabii ki dudağından. Hatta öpüşürken fotoğraflarımızı çekiyorum, nasıl da eğleniyorum.
Sonra akşam oldu. Gündüz birlikte olduğum arkadaşlarımla yemeğe çıktık. Ve yemek sırasında tabiri caizse beni köşeye sıkıştırdılar, canıma okudular. Konuya giriş soruları bile beni yerle bir etmeye yetti. Çünkü şöyle sordular: “Rüzgar’ın büyüyünce bizim gibi olmasını ister misin?” “Allah korusun” dedim. Neden mi? Çünkü ikili ilişkiler konusunda fena durumdalar, aşık olamıyorlar, sevemiyorlar en fenası, kadınlara hiç güvenmiyorlar. Kazanova’nın rekorunu kırmak üzereler. Sanki başka çok başka bir şey arıyorlar. Ve tam da bu noktada beni aydınlattılar: Ali’nin şu sözlerini hayat boyu unutamayacağım: “4 yaşımdaydım. Annemle erkeklerin yoğun olduğu bir mekana girdiğimizde eteğini çekiştirir, bacaklarını kapamaya çalışırdım. Ve türlü bahanelerle bir an önce onu mekândan uzaklaştırırdım.” Lafı Hakan devralıyor: “Çocuk ve anne arasındaki aşkı yoğunlaştırmak sadece problem getirir. Zaten hayat boyu senin gibi bir kadın arayacak ama bunu sana saplantılı olarak yapması o kadını bulamamasını sağlar. Yapma, sakın Rüzgar’ı dudağından öpme!”

FALLİK DÖNEME DİKKAT
Başımdan kova kova kaynar suların döküldüğünü, bu kadar cahil hareket ettiğim için kendime ne kadar kızdığımı tahmin edersiniz. İstanbul’a döner dönmez hemen bir uzmanı aradım. Ve ondan da ağzımın payını aldım.
Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık ve Psikiyatri Merkezi’nin Genel Müdürü, Aile danışmanı Dr. Bora Küçükyazıcı arkadaşlarımı yüzde 100 destekledi: “Çocuk 2-4 yaş arasındayken anneyle arasında kurduğu bağ geleceğinin temellerini atar. Bu süreçte çocuğun psikolojik gelişimi ilerideki cinsel hayatını da şekillendirir. Dudaktan öpmek, uyarıyı da beraberinde getireceği için yanlış bir davranış. Çocuğun cinsel hayatı üzerinde de hatalı kodlamalar yapacaktır.
Freud’a göre her çocuğun ilk aşkı karşı cinsteki ebeveynidir. Yunan mitolojisinde Oedipus, babası Laios’u öldürerek, annesiyle evlenmiştir. Freud’un geliştirmiş olduğu Oedipus Kompleksi isimli kavramda da, erkek çocuklar babalarını, kız çocuklarsa annelerini bir rakip gibi görür. 3-5 yaşlarını kapsayan fallik dönemde; çocuk, karşı cinsten ebeveynini paylaşmaz ve sahiplenir. Fallik dürtülerin baskısıyla, bu yaş dönemindeki erkek çocuk annesini arzular, hatta annesiyle evlenmek istediğini söyler. Fallik dönemin sonunda erkek çocuk, annesine karşı hissettiği cinsel dürtüleri baskılar (kısırlaştırılma korkusu baskındır).
Fallik dönemde (3-5 yaş) erkek çocuğun baskısız ve görece daha rahat bir süreç geçirmesi adına, cinsel uyarılar içeren mesajlardan uzak durulması önemlidir. 5 yaş sonrasında bu dönem baskılanarak uyuklama devresine girecektir; ergenlik döneminde yeni bir başka sayfa olarak açılacaktır.”


Var mı bu soruların cevapları

Rüzgar 3 yaşına yaklaşırken, bu döneme has bazı sorular biriktirdim. Üçten fazla soruya mantıklı cevap verene ödül var
Neden 3 yaş ve civarındaki çocuklar denizi havuzdan çok seviyor?
Neden hiçbiri maydanoz, roka, marul, dereotu gibi yeşil yapraklıları yemiyor? Köftenin, çorbanın ya da cacığın içinde bunlardan biri varsa o yemek anneye de çocuğa da zehir oluyor? İnanın pirincin taşını ayıklamak bin kere daha kolay.
Büyüme konusunda aceleci olduklarından mı uyku konusunda hep problem yaratıyorlar?
Acı demenize rağmen yemeleri, sıcak demenize rağmen tutmaları, yüksek demenize rağmen atlamaları bütün 3 yaşındaki çocukların birer süper kahraman olduğunu mu gösteriyor?
Hepsi birer keçi, hepsinde iflah olmaz bir Arnavut damarı… Anladık kişiliklerini ortaya koymaya çalışıyorlar ama anneye babaya itaat bu yaşta hiç mi mümkün değil? Rüzgar Bey her zaman dediğim dedik, çaldığım düdük kafasında. İnatlaştıkça her şey daha da kötüye gidiyor. Ödül ceza kesinlikle işe yaramıyor. En sevdiği şey olan dondurmayla bile kandıramıyorum. Geçen gün “Eğer bu şeftaliyi yemezsen sana dondurma almayacağım” dedim. Ve ilk “Almazsan alma” cevabını yedim bir tokat gibi!
 Paylaşma konusunda iki ileri, bir geri durumundayız. Evden çıkmadan önce uzun uzun konuşuyoruz paylaşmanın ne şahane bir şey olduğunu. Plaja giderken bütün kum oyuncaklarını arkadaşı Kuzey’e vereceği konusunda sözler alıyorum. Karşılaştıkları ilk dakika oyuncakları çekiştirmeye başlıyorlar. Var mı 3 yaşında
olup da paylaşmayı öğrenen?

Beşi bir arada koltuk
Bebek arabanızı küçük
bir hareketle araç koltuğuna, uçak koltuğuna ve hatta mama sandalyesine dönüştüren fonksiyonel Sit’n Stroll Türkiye’ye de geldi. Beşi bir arada özelliğiyle birçok avantaj sağlıyor. Çocuğunuzun
uçak yolculuklarınızda da alışkın olduğu koltuğunda
ve sizin yanınızda uçması, yolculuk bitiminde de bu koltuğun bir bebek arabasına dönüşmesi size hem zamandan tasarruf ettiriyor hem de
büyük kolaylık sağlıyor. Doğrusu ben en çok taksiler gibi çocuk araç koltuğu bulundurmayan araçlarda pusetinizin araba koltuğuna çevrilmesini sevdim.



Ben her cumartesi severek okuyorum tavsiye edrim paylaşmak istedim ...KAYNAK..

PATATES YATAĞINDA KAŞARLI PAZI..

Bildiğimiz patates püresi hazırlanır borcama serilir.Yağda soğandan kavrulur salça ilave edilir doğranmış haşlanmış pazılar ilave edilir baharatlar koyulur ve kavurduktan sonra patatesin üzerine yerleştirilir üzerinede kaşar rendesi sonra doğru fırına kaşar eriyipte üzeri hafif kızarana kadar pişirilir sonra ikram edilir...Süper oluyor...

GÜLLAÇ..

Güllaca bayılıyorum.Eskiden hiç mutfağa girmediğim için yapımı o kadar zor kasvetli gelirdi ki bana hiç elimi bile sürmezdim fakat evlenince ve iş başa düşünce insanında canı isteyince ister istemez yapmak zorunda kaldım ama çok yanılmışım çünkü o kadar pratik ve kolay ki ben yaptıysam herkes yapar diye düşünüyorum. Ve ufak bir tüyo ben her kata fındık koyuyorum en üstüne de eğer varsa fıstık serpiyorum süper oluyor.Tarif ise paket de ne yazıyorsa onu uygulayın anacım :))

KABAK YEMEĞİ..

Kabağa bayılırım helede dereotuyla birleşince kokusu muhteşem oluyor.Hepimiz yaptığı gibi soğanlar yağda kavrulur,salça ilave edilir kabaklar,patatesler ve havuçlar ilave edilir.Tuzu,kırmızı pul biberi kaynadıktan sonra ekilir biraz daha çekmesi beklendikten sonra bol dere otu koyulur ve altı kapatılır.Kabak su verdiğinden fazla su koymuyorum ben üzerine çıkacak kadar da su koyulur...

BEBEK BÜYÜTÜRKEN YAPILAN 20 KLASİK HATA..


Hayatımızın en değerli varlıklarını yetiştirirken yıllardır aynı hataların tuzağına düşüyoruz. Kilo iyidir deyip obeziteye zemin hazırlıyoruz, anne sütü dururken mama veriyoruz, gürleşsin diye saçlarını sıfıra vurduruyoruz. Oysa iyi niyetle de olsa yaptığımız bu hatalar onların sağlıklı gelişimini sekteye uğratıyor İşte çocuklarımızı büyütürken yaptığımız ve birer şehir efsanesinden ibaret “geleneksel hatalar”:

1- Eyvah sütüm yetmiyor, mama vermeliyim

Yeni annelerin en çok endişe ettiği konulardan biri, bebeğin aç kalma ihtimali. Bu nedenle de çoğu zaman bebekler gereksiz yere mamayla besleniyor. Oysa anneler, sütünün yetip yetmediğini bebeğinin çişini takip ederek anlayabilir. 24 saatte en az 5-6 kez bezini ıslatan bebek, anne sütüyle doyuyor demektir. Anne sütü yetersizliğine ancak bir çocuk hastalıkları uzmanı doktor karar verebilir ve onun tavsiyesi gereğince mama takviyesine başlanabilir.

2- Şekerli su sarılığa iyi gelir

İlk günlerde anne sütünün gelmesinde yaşanabilecek bir sorun, bebeğin zayıflamasına ve sarılık oluşumuna yol açabilir. Halk arasında, aç kalan ve az idrara çıkan bebeklere şekerli su verilmesi önerilir. Oysa bebeğin beslenmesinde şekerli suyun yeri yoktur.

3- Çocuğum 2 yaşına geldi artık bezi bırakmalı

İki yaş, çiş eğitimi vermek için başlangıç dönemidir. Ancak çocuk bu konuda asla zorlanmamalı, altına kaçırdığı için kızılmamalı, sık sık tuvalete tutularak eğitime tabi tutulmamalı.

4- Dondurma hasta eder

Dondurma, tüm çocukların sevdiği ve faydalı bir gıdadır. Boğaz ağrısına neden olmaması için yalayarak yenmeli ve yanında su içilmeli.

5- Gürbüz çocuk sağlıklı olur

Gürbüz çocuk, sağlıklı çocuk değildir. Dengeli beslenen çocuk, zayıf da olsa sağlıklı kabul edilir. Çocukları asla yemek yeme konusunda zorlamayın, yemediği zaman beslenmeyi sonlandırın.

6- Çocuk sıcak havayı sever

Çocuklar, her zaman terlemeyeceği şekilde giydirilmeli. Üşüyeceği korkusuyla çocukları çok giydirmek ve sarıp sarmalamak, terlemeye ve hasta olmaya yol açar. Pamuklu kıyafetler tercih edilmeli, içinde naylon karışımı olan ve özellikle polar tipinde olan kıyafetler giydirilmemeli.

7- Fazla hareket ederse terler hasta olur

Hasta olur endişesiyle çocuğun hareket etmesini kısıtlamak çok yanlış bir yaklaşım. Her çocuk hareket edince terler; terleyince üstünü değiştirebilirsiniz. ‘Çok terledin artık yerine otur’ demek, onu tembel, hantal ve mutsuz yapar. Zaman içinde metabolizma hızı azalan çocuk, hızla kilo almaya başlar. Hareket etmelerini kısıtlamaktansa, spora (yüzme, basketbol vb) yönlendirin.

8- Şaşılık büyüyünce geçer

Çocuklarda şaşılık bir yaşına kadar fizyolojik kabul edilir. Ancak bir yaşından sonra düzelmeyen şaşılıklar için mutlaka göz doktoruna başvurulmalı. Bir yaşından önce bebeklerde Nistagmus (göz küresinin istemsiz titremesi) görüldüğünde de mutlaka bir göz doktoruna muayene ettirilmeli.

9- Uslu durdu hamburgeri hak etti

Çocuklar mutlak suretle sağlığı ciddi şekilde tehdit eden fast food gıdalardan uzak tutulmalı. Bu ödüllendirme şekli yerine başka yöntemler seçilmeli; sinema ya da tiyatroya götürmek gibi…

10- Ağladı hemen kucağıma alayım

Bebeği avutmanın birçok yolu var; her ağladığında hemen kucağa almak çözüm değil. Ağladığında yanına yaklaşıp onunla konuşmak, ten temasında bulunmak, ona şarkı ya da ninni söylemek ve karnını okşamak bebeği avutabilir. Ancak sırf kucağa alışmasın diye çocuğu hiç kucağa almamak da kendini güvende hissetmemesine ve mutsuz olmasına yol açar. Bu denge iyi kurulmalı.

11- Daha çok küçük yalnız yatarsa korkar

Bebeği avutmanın birçok yolu var; her ağladığında hemen kucağa almak çözüm değil. Ağladığında yanına yaklaşıp onunla konuşmak, ten temasında bulunmak, ona şarkı ya da ninni söylemek ve karnını okşamak bebeği avutabilir. Ancak sırf kucağa alışmasın diye çocuğu hiç kucağa almamak da kendini güvende hissetmemesine ve mutsuz olmasına yol açar. Bu denge iyi kurulmalı.




12- Büyükbaban uzağa gitti geri gelecek

Çocuklara ölümü anlatmak zordur. Ancak ölen kişinin geri döneceği söylenmemeli, çocuk boş bir beklentiye sokulmamalı. Ölen kişinin bir daha dönmeyeceği, cennete gittiği ve orada mutlu olduğu söylenmeli.

13- Çok fazla gaz yapıyor süt içmesin

Çocuklarda 1 yaşından önce inek sütü kullanılmamalı. Ancak bir yıldan sonrada günlük süt tüketimi 400 CC’yi geçmemelir. Sütün içinde bulunan laktoz adlı şeker gaza yol açar. Fakat artık piyasada laktozsuz sütler de bulunabiliyor. Gaz sorunu olan çocuklara bu tip sütleri içirilebilir; ancak çözüm kesinlikle süt vermemek olmamalı.

14- Ayakta sallayınca hemen uykuya dalıyor

Çocuğu sallayarak uyutmak tıbben önerilmiyor. Ancak halk arasında ‘ayakta sallama’ en çok kullanılan yöntem. Çocuk; hafif tarzda ve sarsmayacak şekilde sallanırsa tahribatlara yol açmaz.

15- Fazla banyo yaparsa üşütür

Çocuklar banyo yapmaktan hasta olmaz. Yazın her gün, kışın ise haftada üç kez banyo yapılması önerilir.

16- Sıfıra vurdurursak saçları gürleşir

Bu inanışın tıbben hiçbir geçerliliği yoktur.

17- Pudra isiliğe iyi gelir

Pudranın isiliğe iyi geldiği yanlış bir düşünce değildir. Ancak toz pudralar yerine sulu pudralar seçilmeli. İsiliğin en iyi tedavi şekli ise çocuğu sık sık yıkamaktır.

18- Bol bol güneşlenirse kemikleri güçlenir

“Çok fazla güneşe maruz kalmak kemikleri güçlendirir” mantığı tam olarak doğru değil. Zararlı ışınlarından etkilenmemek için güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde çocuğunuzu güneşe çıkarmayın. Güneşe çıkarken de mutlaka yüksek koruma faktörlü güneş losyonları ve kremleri sürün.

19- Biberon ve emziği çok seviyor

Biberon ve emzik hiçbir çocuğa önerilmiyor. Biberon; bebekte ‘meme başı şaşkınlığı’na yol açıyor ve anne göğsünden soğutuyor. Mamayla beslenmek zorunda kalan bebeklerde, biberon en geç 2 yaşında bırakılmalı. Emzik de, damak yapısını bozabiliyor ve çocuğun enfeksiyon kapmasına yol açabiliyor.



20- Fitil vereyim rahatlasın

Çok zorda kalmadan ve doktor tavsiyesi olmadan ne fitil ne de ilaç kullanılmalıdır.
Medical Park Fatih Hastanesi Çocuk Hastalıkları ve Sağlığı Uzmanı Dr. Feyza Çivici Gümüş tarafından kaleme alınmıştır.

BEBEK BAKIMIYLA İLGİLİ ALTIN ÖĞÜTLER..

Çocukların bedenen, zihnen ve ruhen sağlıklı olabilmesi için ilk bir yaştaki bakım ve beslenme en temel noktadır. Her şeyden önce doğru bebek bakımıyla ilgili olarak bilgilenin. Her bebeğin gelişimi aynı değildir, diğerleriyle kıyaslamayın. Beslenmesi konusunda ısrarcı olmayın; 3N-1N kuralını uygulayın Yani ne, nerede ve ne zaman yiyeceğine siz, ama ne kadar yiyeceğine o karar versin! En önemlisi de ona her zaman sevgiyle yaklaşın…
İlk bir yaşta bebeğin gelişimi, bakımı ve beslenmesiyle ilgili dikkat edilmesi gereken temel noktalar:

MUTLU BEBEĞİN TEMELİ SEVGİ

İlk bir yaşta çocuğun ruhsal durumu, sizin ruhsal durumunuzu yansıtır. Siz mutluysanız çocuğunuz mutlu, siz sinirliyseniz çocuğunuz da sinirli olur. Çocuk bakımında temel nokta; anne-baba ya da bakıcının güler yüzlü, rahat ve hoşgörülü olmasıdır. Sürekli çocukla yumuşak ve tatlı tatlı konuşmak gerekir. Ani tepkiler vermek çocuğu ürkütüp şaşırtır. Gelişebilecek her durum karşısında mümkün olduğunca soğukkanlı davranmak gerekir.

BAŞKA BEBEKLERLE KIYASLAMAYIN

Her bebeğin gelişimi aynı değildir. Mesela bazı bebekler onuncu ayında yürümeye başlarken, bazı bebekler onikinci ayında yürür. Ya da bazı bebekler erken konuşmaya başlarken, bazı bebekler daha geç konuşur. Bu tip gelişimler bebekler arasında fark gösterebilir. Bu nedenle anne ve babaların bebeklerini başka bebeklerle mukayese etmesi yanlıştır.

YORGAN VE YASTIK KULLANMAYIN:

Prensip olarak bir yaşına kadar yorgan, iki yaşına kadar da yastık kullanmamak gerekir. Bebeğin yatağı sert, çarşafı gergin serilmiş olmalıdır. Üstüne üşümemesi için uygun kalınlıkta örtü örtmek gerekir; ama bu örtü, bebek istediğinde ayağıyla itip açabileceği ağırlıkta olmalıdır.

GİYSİLERI PAMUKLU OLSUN

Bebeklerin kıyafetleri yüzde 100 pamuklu kumaştan olmalıdır. Sentetik, yün ya da pamuk dışındaki giysiler, bebeklerin ciltlerinde tahrişe neden olabilir.


BIRAKIN ÇIPLAK AYAKLA KALSIN

Ayakkabı giydirmek için acele etmeye gerek yoktur. Bebek tam yürümeye başlamadan ayakkabı giydirmek gereksizdir. Çıplak ayakla yere basmak, bebeğin ayak kaslarının güçlenmesini sağlar. Yürümeye başladığında da yumuşak ayakkabı tercih edilmeli. Uygun ayakkabı; ayak ucu ve tabanından ortaya doğru katlandığında kolayca katlanabilmelidir. Tabanı sert ayakkabılar uygun değildir.


BANYOSUNU AKŞAM YATMADAN YAPTIRIN

Akşam yatmadan önce banyo yaptırmak bebeği rahatlatır ve huzurlu uyumasını sağlar. Banyo; bebek açken yaptırılmalı ve banyo sonrası bakımı tamamlanan bebek beslenip uyutulmalıdır.



İLK ALTI AY SADECE ANNE SÜTÜ

İlk altı ay sadece anne sütü, altıncı aydan sonra uygun ek gıdalara geçerek, emzirmenin de en az iki yaşına kadar sürdürülmesi temel prensibimiz olmalıdır. Tıbbi bir engel olmadığı sürece her anne emzirebilir. Sütü artıracak özel bir gıda yoktur. Sütün artmasını sağlayan; sık emzirme, annenin dinlenmesi ve annenin özgüveninin olmasıdır.

3-4 GÜNDE BİR YENİ BESİN DENEYİN

 

Ek gıdalara geçerken temel prensibimiz; 3-4 günde bir yeni bir besinin bebeğe tattırılması, birkaç çay kaşığı miktarında başlanarak yavaş yavaş arttırılması ve bebeğe dokunan bir gıda tespit edildiğinde o gıdayı vermemek olmalıdır. Özellikle inek sütü, yumurtanın beyazı, bal, şeker, tuz, bakla, patlıcan ve baharatlar ilk yaşta verilmesi uygun olmayan gıdalardır. Elma, armut, havuç, patates, yoğurt ve pirinç ek gıdaya geçişte ilk tercih edilecek gıdalardır. Gıdalar önce sulu, ardından püre kıvamında ve en son pütürlü şekilde verilmelidir. Pütürlü gıda verilirken gıdalar çatalla ezilmelidir. Asla blender kullanmayın.

BESLENMESİNDE 3N-1N KURALINA UYUN

Bebeği yemesi için zorlamak ve inatlaşmak da son derece hatalıdır. Zorla yemek yedirmeye çalışmak bir süre sonra bebeğin daha kaşığı görür görmez ağzını sıkı sıkı kapamasına neden olabilir. İlk bir yaş beslenmesinde 3N-1N kuralı vardır. Yani öğünde NE yeneceğine, öğünün NEREDE yeneceğine ve öğünün NE ZAMAN yeneceğine ebeveyn, NE KADAR yeneceğine ise çocuk karar verir.

UYGUN OYUNCAK SEÇİN

Oyuncak alırken mutlaka üzerindeki yaş sınırı dikkate alınmalıdır. Çünkü oyuncaklar, çocukların zihinsel gelişimine yönelik tasarlanmış olduğu gibi güvenlik de düşünülmüştür. İlk bir yaşta bebekler, ellerine geçen her şeyi ağızlarına atarlar. Dolayısıyla küçük parçalar içeren bir oyuncağın, bu yaş grubundaki bebeğin eline verilmesi, bebekte boğulmaya neden olabilir.

TELEVİZYON OTİZMİ KÖRÜKLER

Televizyonun çocuğun hayatında yeri yoktur. Bu dönemde televizyon izlenmesi; hem çocuğun konuşmasını geciktirir, hem de otizmi körükler. Bir çocuğun konuşması için dudak hareketlerini görüp, sesi duyması gerekir. Oysa televizyon izleyen bir çocuk; dudak hareketlerini göremez, sadece ses duyar. Rengarenk görüntüler hızla akar, bu da adeta çocuğu büyüler.

YESİN DİYE TELEVİZYON İZLETTİRMEYİN

Yemek yedirmek için ya da biraz soluklanmak için annelerin çocuğu televizyon karşısına oturtması yanlıştır. Bu dönemde çocuk televizyondan uzak tutulmalıdır..






Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Yeşim Coşkun tarafından kaleme alınmıştır.

 

20 Eylül 2012 Perşembe

ÖĞRETİN...




Fırtınanın şiddeti ne olursa olsun; Martı sevdiği denizden asla vazgeçmez... 


KIZINIZA ÖĞRETİN Kızlarınızı iyi yetiştirin.Kendi kendilerine yetmeyi öğretin. Namuslu olmanın yürekten geçtiğini öğretin. Evden çıkar çıkmaz ilk köşede eteğinin boyunu kısaltmasına gerek olmadığını öğretin. İstediğini giymeyi öğretin. İnsanın ahlakının sadece kendi beyninde olduğunu öğretin. Kıskanılmanın sevilmeyle aynı olmadığını öğretin. Kıskanılmanın güzel, saygısızlığın kötü olduğunu öğretin. Beni çok kıskanır, dışarı çıkarmaz, şunu bunu giydirmez diyen adamla gurur duymamayı bunun aslında kendine hakaret olduğunu öğretin. Arayıp neredesin ; kiminlesin vs. diyen adama seni tanımadan önce nasıl davranacağımı bilmiyor muydum haddini bil demeyi öğretin. Eşlerini aldatan erkeklerin yanındaki ikinci kadın olmamayı öğretin. Oğullarınızı iyi yetiştirin.Karşı cinse saygı duymayı öğretin. Gece yarısı evine dönen kadının "aranmadığını" öğretin. Bir kadının omzuna arkadaş olarak da sarılabileceğini öğretin. Dokunmaktan korkmamasını öğretin.Sevmenin değer verme olduğunu öğretin. Sahip çıkmayla sahibi olmanın farklı olduğunu öğretin. Bulunmaz Hint kumaşı olmadıklarını; olsalar bile burun silinen mendillerinde kumaştan yapıldığını; hiç kimseyi küçük görmemeyi öğretin. Ama bunları önce kendi içinizdeki çocuğa öğretin...

İZLEDİK...






















Hepsini izledik hepside hoşuma gitti...

14 Eylül 2012 Cuma

ÇAYLAK ANNENİN SEVDİKLERİ SEVMEDİKLERİ..

Artık çeşit çeşit çantalar kullanmak yok ben anneyim buğlem ile benim ortak çantamız..İçindekilere gelince hepsinden çok memnunum ıslak mendil hariç.Islak mendilin hepsine bizimkinin alerjisi var ...
Bu krem benim hayatımı kurtardı emzirmeyi sevmeyi sevdirdi ve halen daha emziriyorsam bu kreme borçluyum kesinlikle ve kesinlikle tavsiye ederim..
Buğlem sude 40 gün boyunca gaz sancısı çekti işte bu yağlarla masaj yaptık hanımıma ve çok başarılılar..

İkiside D vitamini 15 günlük olduktan itibaren 1 yaşına kadar kullanacaz sağlık ocaklarınden bedava temin edebilirsiniz..

Buğlem sude o kadar hareketli bir bebekki sanırım anca bununla ölçebilirdik ateşini.Esnek çubuğu sayesinde ne kadar hareket ederse etsin siz ölçmeye devam ediyorsunuz arkadaşımızın hediyesiydi tavsiye ederim..
Bepantheni anlatmama gerek yok sanırım her çeşitini tavsiye ederim..
Islak mendiller hanımıma pişik yaptığı için her alt temizleme seansında pamuk ve Nivea pişik kremini kullanıyorum çokda memnunum..Her kakadan sonrada mutlaka belden altını yıkıyorum lavaboda o rahat benim kol ve bel kopuk ahh şu analık...

Wee nin bütün ürünlerinden memnunum bunlarda milupa ve wee kaşıklarımız..

Arada emzik ve kaşık karbonatlı ılık suda temizlenir..





Sevgili göğüs pedleri onlarsız hayat düşünemiyorum ama dalinden memnun kalmadım wee ise çok başarılı. Ama hiç bunlarla uğraşmayın altdaki ürünü alın kullanın derim





Ahh şu göğüs pompaları o günleri hatırlamak hiç istemiyorum hele bu aleti hiç görmek istemiyorum ve hiççç tavsiye etmiyorum uzak durun bu aletten ve elektrikli bir pompa alın manuellerden uzak durunnnn.Ben kiraladığım için marka veremicem ama AVENT in pompalarını tavsiye ediyorlar ne derece doğru bilmiyorum araştırmak gerek..



Bu şirin tarak ve fırçaya hasta oldum kızımın ilk tarağı..
Hadi 40gün boyunca annem yıkadı ondan sonrada ben ne gerek var falan filan derken çocuk ağırlaştıkça ve benim belim yoldan çıktıktan sonra gittik paşa paşa aldık çok memnunum tavsiye ederim...

Kanguru kısa mesafeli yollarda kesinlikle can kurtarıcı markete ve gazete almaya giderken kesinlikle süper oluyor ama 4,5 aylıktan sonra kullanmaya başladık...




 Bunlarsız hayat düşünemiyorum her türlüsüne evettt..

Hiç hoşuma gitmedi benim favorim altakiler hem leke kalmıyor vernel in kokusu ise müthiş kalıcı..



Sabunlarrrr bunların hepsini kullandım mağlum her kaka sonrası alt yıkama seansından sonra hepsini kullanma fırsatım oldu çünkü bize sabun dayanmıyor ama sebamed hariç dove en alttaki resim hiç kurutmuyor mağlum Konyanın suyu.. 5 aylık olduktan sonra dove un kırmızı paketi ile yıkamaya başladım kokusuda çok güzel...










Kan ilacımız eksikliğinde el ve ayaklarda terleme iştahsızlık ve niceleri kullanıyoruz  kısaca...Ama tadı berbat..

Süt çayları ve rezene  kokusu çok güzel burda da bahsetmiştim ..

 Kullandığımız bez molfix bize o yaradı aman yarabbim ne kadar büyümüşşşş :)) tipe bak..
Hastaneden çıkışta verdiler bu ilacı bize bir iki defa kullandım burunu temizlemek için başarılı bir ürün..
 Wee nin bütün ürünlerinden çok memnunum hem uygun hemde diğer ürünlerden hiç farkı yok.
 Diş kaşıyıcılar bizde sadece oyuncak görevini üstleniyor diş kaşımayı beceremiyoruz da :)) Biberonda pudra da gayet başarılı gerçi biberon 2-3 defa kullandık ama pudra ısılık döneminde 2 kutu bitti gayet de iyiydi..

Evet şimdilik benden bu kadar resimleri ekleyebildiğim için çok mutluyum ama bugünlük yazımı 5 saatde tamamlamak üzereyim hanımım çok ilgi istiyor  dişlerde kaşınıyor yoldan çıkmış durumdayız kısaca.. Yine aklıma geldikçe paylaşmaya devam beni takipte kalın anacım...